Zehirleme Etkisi
Yangın yerinde meydana gelen ölüm olaylarını çoğu zehirli gazlar sebebiyle olmaktadır. Zehirlenme çoğunlukla soluma, nadiren de deriden soğurma yoluyla olur. Dumandaki karbon monoksit, siyanid, nitrik oksit, fosgen gibi toksik maddelerin solunum yolu ile (inhalasyonu) en sık görülen zehirlenme nedenidir. Bu toksik gazlar, plastik maddelerin, halıların, yer cilalarının ve gündelik eşyalarda kullanılan boyaların yanmasıyla açığa çıkmaktadır. Karbon monoksit zehirlenmelerinde ceset üzerinde kiraz kırmızısı renginde lekeler meydana gelir. Karbon monoksit (CO), renksiz, kokusuz, tatsız ve tahriş etmeyen özelliklere sahip bir gazdır. Kanda bulunan hemoglobin moleküllerine bağlanma isteği oksijenden 200-300 kat daha fazladır, bu yüzden hemoglobinden oksijeni uzaklaştırarak dokuları oksijensiz bırakır (doku hipoksisi). Ayrıca, kas güçsüzlüğü ve halsizliğe sebep olur. Çok tehlikeli olan bu etki sonucunda şahıs zehirlendiğinin farkında olsa bile, bu ortamdan kendini uzaklaştıracak gücü bulamaz. Bu yüzden olay yeri incelemeleri sırasında bazı kurbanlar kapı koluna uzanmış ya da yakalayıp açamamış vaziyette bulunurlar. Yangınlar, bacasız sobalar, mangal, ocak, kömür sobaları, banyo ve mutfakta kullanılan gazların yersiz yanmaları veya baca sistemlerinin olmaması ya da baca tıkanıklıkları sonucu sık sık CO zehirlenmesi karşımıza çıkmaktadır. Havada 5000’de 1 oranında CO bulunduğunda 5-6 saatte ölüm meydana gelmekteyken, 500’de 1 oranında CO bulunduğunda birkaç dakikada ölüm meydana gelmektedir. Kanda CO ile doymuş hemoglobin düzeyine göre farklı klinik evreler oluşur. % 10 düzeyinde CO ile doymuş hemoglobin varsa, baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması gibi belirtiler çıkar. CO düzeyi arttıkça kusma, bulantı, uykuya meyil ve takatsizlik gelişir. Kan düzeyi % 50’yi bulduğunda artık bilinç kaybı ve koma meydana gelir. CO düzeyi, % 60-75’e ulaştıktan sonra çoğunlukla ölüm meydana gelmekte, bu düzeyde iken kurtarılan kişilerde ciddi nörolojik arızalar kalmaktadır. Çocuklarda, yaşlılarda, akciğer ve kalp hastalığı olanlarda ve anemiklerde CO’nin öldürücü düzeyi, %25-30’lara kadar düşebilmektedir.
Yanma Etkisi
Her ne şekilde olursa olsun, 44° C’ nin sütündeki ısı, insan vücudunda çeşitli derecelerde yanıklar meydana getirir. Yanık lezyonun ağırlığı, uygulanan sıcaklığın derecesine ve uygulama süresine bağlıdır. 33° C’ deki ısı ile 5 saatlik bir temas hasara neden olurken, 60° C’ lik ısı ile 3 sn’ lik bir temas hasar oluşturmaktadır. Yanıklar, ağırlık derecesine göre 4 aşamada gösterilmektedir: 1.Derece (Yüzeysel) Yanıklar: Derinin en üst tabakasında yanma meydana gelmiştir. Örnek olarak güneş yanığı verilebilir.
2.Derece Yanıklar: Derinin alt tabakasında yanma meydana gelmiştir. Nemli ve kızarık görünümdedirler. Genellikle tamamen iyileşirler.
3.Derece Yanıklar: Derinin en alt tabakasında yanma meydana gelmiştir. Başlangıçta kuru, beyaz, kösele görünümündedirler. Daha sonra rengi kahverengi veya siyahlaşır. Şekil ve fonksiyon bozuklukları meydana getirirler. Ter bezleri, kıl dipleri, sinirler tamamen harap olmuştur. Ağrı hissedilmez. Kalıcı izler bırakırlar.
4. Derece Yanıklar: Kömürleşme olarak da adlandırılır. Tüm deri ve deri altı dokusunun yanı sıra adaleler de harap olmuştur. Hatta kemikler bile yanmıştır. Yanan uzuvlar gövdeye doğru çekilir, vücut su kaybeder ve % 60’ına kadar kilo kaybına uğrar. Bir cesedin tamamen kül olması için 1000 -1100°C’ de 1.5-2 saat kalması gerekir. Erişkinlerde en az 2nci dereceden olmak kaydıyla vücudun % 30’undan fazlasını kaplayan yanıklar hayati tehlike oluştururken, yeni doğan bebeklerde ile küçük yaştaki çocuklarda bu oran % 10 olmaktadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder